İSTANBUL’DA BİR GÜN
Sabah ezan sesiyle uyandım. Bu saate kalkıp ne yapacağım diye düşündüm bir an. Sonra hemen hatırladım İstanbul’dayım! Yapacak öyle çok şey var ki… Hızlıca bir kahvaltı yapıp çıktım. Saat yedi buçuktu ama herkes uyanmış yollara düşmüştü bile. Etraf öylesine kalabalık ve herkes o kadar aceleciydi ki bir süre bu durumu aklım almadı. Yoluma devam ettim ne olursa olsun ben tatildeydim ve bugün kendimi ödüllendirecek İstanbul’un tadını çıkaracaktım. Yürüye yürüye Boğaz’a indim. Hava mis gibi deniz kokuyordu oradan Bebek’e doğru yürüyüşüme devam ettim. İşe, toplantıya veya herhangi bir yere yetişmeye çalışan insanlara tanık oldum. Biraz dinlenip bol köpüklü bir kahve içmek üzere bir yere oturdum. Gazetemi açıp gündemdeki gelişmeleri okumaya başladım. Hesabı ödeyip masadan kalktım. Bebek Parkı’nda biraz yürüdüm. Hava ışıl ışıldı. Boğaz’ın suyu ayna gibi parlıyordu. Vapura binip güzel bir Boğaz turu yaptım. Boğaz turu sonrasında Ortaköy’de ayaküstü bir kumpir yedim. Nasıl oluyor da bu kadar basit ama aynı zamanda bu kadar leziz bir yemek olur diye düşünmeden edemedim. Sonrasında bir taksiye binip İstiklal Caddesi’ne yöneldim. Taksi şoförüyle yol boyunca keyifli ve derin bir sohbete daldık. İstiklal Caddesi hep çocukluğumu hatırlatırdı bana yine öyle oldu. Çocukluğumda yer etmiş pek çok şey artık değişmişti. Farklı duygular eşliğinde yürümeye devam ettim. Düşünüyorum da günlük koşuşturmacaların içinde İstanbul’un güzelliği unutulmamalı, beklentilerden uzak, telaşsız bu İstanbul günü bana hiç olmadığı kadar iyi geldi.
You read at words per minute.
Dakikada Okunan Kelime Sayısı ..